HAKKAK MEHMED ATAULLAH AŞKİ EFENDİ

 

 

Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamın hemen her alanında kullanılan belgelerin sahipleri tarafından imzalanmasının yanı sıra mühür basılarak onaylanması geleneği vardır. Mühür kullanımı kökleri İlkçağa uzanan bir eylemdir. Mezopotamya uygarlıklarında özellikle Assur Uygarlığında pişmiş topraktan yapılan tabletler üzerine yazılan metinler-anlaşmalar, sipariş listeleri vb-silindir mühürlerle damgalanarak belgeye aidiyet, resmiyet ve meşruiyet kazandırılırdı. Bu gelenek dünyada pek çok kültürde uzun zaman yaygın bir biçimde kullanıldı. Osmanlı Devleti de tarih sahnesinden çekilene kadar mühür geleneğini devam ettirmiştir. Mühür kazıyanlara Osmanlı kültüründe "Hakkak" adı verilir. İyi bir hakkak usta çırak ilişkisi içinde yetişerek sanatında uzmanlaşır. Hakkakın tıpkı hattat gibi yazının birkaç çeşidinde ustalaşması ve bunu çelik kalemle farklı malzemeler üzerine ustalıkla kazıyabilmesi onun bu sanat dalında vardığı seviyeyi gösteren en önemli özelliktir. Osmanlı İmparatorluğu'nda hakkaklık alanında çok değerli ustalar yetişmiştir. Bu sanatçılar adının yanı sıra bir de sanatçı adı olarak kullandıkları bir mahlas alırlardı ve yarattıkları mühürler üzerine bu isimleri koyarlardı. Ne yazık ki Osmanlı hakkaklarının yaşam öyküleri hakkında bilinenler oldukça azdır. Bu hakkaklardan biri büyük dedem Mehmed Ataullah Aşki Efendi'dir. Mehmed Ataullah Aşki Efendi (1868-1932) İstanbulludur. Babası Şeyh Vasfi Efendi'den tasavvuf eğitimi almıştır. Hat ve hakkalık eğitiminden sonra Cağaloğlu'ndaki dükkanında yeni yazıya geçilene kadar mesleğini devam ettirmiştir. Öte yandan Samatya semtinde bulunan Bedeviyye tarikatına bağlı Ağaçkakan dergahında şeyhlik yapan Mehmed Ataullah Efendi tekke ve zaviyelerin kapatılmasının ardından bu görevi terk etmiştir. Mehmed Ataullah Efendi Osmanlı döneminde sufi ortamıyla sanat etkinliklerinin bir arada uyumlu bir biçimde yürütülmesi geleneğinin son temsilcilerinden biridir.

Burada yer alan mühür M. Ataullah Efendi'nin mahlası olan Aşki adıyla imzalanmıştır. Mühür üzerinde Bahriye Müze ve Kütüphanesi 1331  ve Aşki imzası yer almakta, mühür günümüzde İstanbul Deniz Müzesi Koleksiyonu'nda AA 898.2 envanter numarasıyla saklanmaktadır. Bu mühür aşağıdaki kaynaktan alıntılanmıştır.

Nurcan Bal, "Osmanlıca Bahriye Mühürleri", Antik Dekor, 107, İstanbul, 2008: 108-112.

 
 

English: Seal carving can be traced back to Mesopotamian civilizations. In the Ottoman Empire seals were used intensively. Almost every individual had his/her seal carved by a master seal carver. Such as any artist seal carver apprenticed to a master and trained under his master. A seal carver must be skilful in at least three types of calligraphy in order to carve a flawless text on the surface of the seal. Mehmed Ataullah Aşki was one of the last seal carvers of worked in Istanbul. My great grand father Mehmed Ataullah Aşki Efendi (1868-1932) was trained under a master seal carver and sufism under his father Vasfi Efendi. He worked as a master seal carver in his workshop at Cagaloglu area where most of his colleagues workshops located, until 1926. He was also the head of the dervishes of Agackakan Badawiyya brotherhood lodge at Samatya, Istanbul. Here you shall find one of his works of art. The seal has been in the collection of Naval Museum in Istanbul. The inscription on the seal reads "Naval Museum and Library, A H 1313 AD 1912" and signed Aşki. The image of the seal has been taken from the article below:

Nurcan Bal, "Osmanlıca Bahriye Mühürleri", Antik Dekor, 107, İstanbul, 2008: 108-112.

 

Hakkak Şeyh Mehmed Ataullah Aşki Efendi (1868-1932)

Bahriye Müze ve Kütüphanesi 1331/1912 Aşki İmzalı, Deniz Müzesi Koleksiyonu, İstanbul

Bahriye Müze ve Kütüphanesi 1331/1912 Aşki İmzalı, Deniz Müzesi Koleksiyonu, İstanbul Mührün basılı hali.

 

Hat Sanatı Sayfasına Dönüş / Back to the Calligraphy page